TÜRKİYE’DE MAĞARABİLİM

Türkiye’de ilk ciddi mağara araştırması Dr. Abdullah Bey tarafından Yarımburgaz Mağarası’nda yapıldı (“Die Umgebung des See’s Kütchück-tschekmetché in Rumelien”, Verhandlungen der k.k. Geologischen Reichsanstalt, No: 12 (30 September 1869), s. 263-265).

İkinci araştırma ise 1922 yılında G. Moretti tarafından Kocain (Ahırtaş)’ta yapılmıştır (“In Daghinda Quogia In” Annuario Della Reale Scuola Archeologica di Atene, no 6-7, 1923-24, s. 509-546). Bu yayındaki Kocain haritası Türkiye’nin en eski mağara haritası olma özelliğine de sahiptir.

Hovass tarafından 1927 yılında yapılan Yarımburgaz araştırması ise üçüncü araştırmadır ve ikinci en eski haritaya sahiptir.

Türkiye’de mağara araştırmaları Jeolog Dr. Temuçin Aygen sayesinde 1950'li yılların ikinci yarısından itibaren ivme kazanmıştır.

Temuçin Aygen’in 1964 yılında kurduğu, o günkü ismi ile Türkiye Mağara Araştırma Cemiyeti ya da bugünkü ismi ile Mağara Araştırma Derneği, yurdumuzun ilk mağaracılık kuruluşudur.

İkinci olarak, 1973 yılında Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü (BÜMAK) kurulur.

1970'li yıllar, Toroslarda, Fransız mağaracıların faaliyet gösterdiği dönemlerdir. Bu yıllar boyunca, özellikle de Oymapınar Barajı’nın yapımında görevlendirilen Fransız mağaracılar, T. Aygen’in de yardımları ile birçok mağara bulmuş ve araştırmıştır.

Bugün Türkiye’de, büyük bir kısmı üniversitelerin çatısı altında, bir kısmı da bağımsız birçok mağaracılık kulübü ve derneği, bunlara kayıtlı 200'ün üzerinde mağaracı vardır. Türkiye Mağaracılar Birliği-TMB ise 1994 yılında kurulmuştur.

TARİH ÖNCESİ DÖNEMDE MAĞARALAR

Paleolitik/Epipaleolitik (Eski Taş/Yontma Taş Çağı):

Tarihöncesi uygarlığının gelişme sürecinde, kültürel evrelerin en uzunu ve buzul çağlarının kültürel karşılığı olan; insanlığın ilk ortaya çıkışından, MÖ yaklaşık 10.000 yıl öncesine kadar süren arkeolojik çağ. Bu çağda çaytaşı, çakmaktaşı, hayvan kemikleri ve ağaç gibi doğal maddelerden yapılan ilk aletlerin kullanılmaya başlandığı ve insanların mağara, kaya sığınağı gibi yerlerde "büyük gruplar"/"kalabalık aileler" biçiminde yaşadıkları bilinmektedir.

Neolitik (Yeni Taş/Cilalı Taş Çağı):

İnsanın yoğun avcılık-toplayıcılıktan üretime, göçebelikten yerleşik yaşama geçtiği, MÖ yaklaşık 10.000 yıl öncesinden başlayan ve "İlk Üretimciliğe Geçiş Evresi" olarak da adlandırılan Neolitik Çağ'ın en önemli özelliği, besin sorunlarının çözümüyle gerçekleştirilen büyük bir "devrim" olmasıdır.

Kalkolitik (Bakır Taş Çağı):

Adını taşın yanısıra bakır kullanımından da alan Kalkolitik Çağ, kültür tarihinde ilk ön kent kültürlerinin başladığı dönem olarak bilinir. Yeni veriler, madenin ilk işlenmesinin Neolitik Çağ'ın Çanak Çömleksiz evresinde başladığını ortaya koymuşsa da, kullanımının çeşitlenmesi ve yaygınlaşması bu dönemde gerçekleşmiştir. MÖ yaklaşık 5.000-3.000 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Çağ, İlk, Orta ve Son olmak üzere üç aşamada incelenir.

İlk Tunç Çağı:

Anadolu ve Trakya'da yaklaşık MÖ 3.000-2.000 yılları arasına tarihlendirilen İlkTunç Çağı, genel karakteri ile üzerinde tapınak ve idari binaların da bulunduğu organize, tahkimli, bağımsız şehir devletlerinden oluşan bir dönemi kapsar. Bu dönem yeni sosyal, dinsel ve teknolojik değişime tanıklık eder.

Bu doküman 08-03-06 tarihinde TAY Projesi tarafından hazırlanmıştır

www.tayproject.org