ZONGULDAK MAĞARALARI

Zonguldak'ta birbirinden farklı özellikte ve yapıda mağaralar bulunmaktadır. Bu mağaraların mesafece birbirine oldukça yakın olmaları ve şehir merkezinde kalmaları dünyada eşine ender rastlanacak bir durumun ortaya çıkarmıştır. Her biri doğa harikası olan bu mağaralar 1980'li yıllarda Arif Engin Gürses başkanlığında yapılan çalışmalar sonucunda Kültür Bakanlığı tarafından sit alanı ilan edilmiştir.

İnağzı Mağarası:
Toplam uzunluğu yaklaşık 1200 m olan yatay yönde gelişmiş olan bu mağara İnağzı'nda demiryolunun hemen yanında yer almaktadır. Mağara oluşum yönünden Zonguldak'ın en zengin mağaralarından biridir ve deniz kenarında bulunması, yazın mağara çıkışında denize girme ayrıcalığını sunmaktadır . Mağarada bulunan oldukça kalın ve ucu sivri sarkıtlar mağaraya görsel yönden ayrı bir hava vermektedir. Mağarada sifona kadar olan mesafede üç tane sürünme gerektiren zorlu geçişler vardır. Bu zorlu geçişler mağarayı insan tahribatına karşı kısmen koruyabilmiştir. İnağzı Mağarası'nın hemen yakınında sahilde bir mağara daha yer almaktadır. Çevrede yaşayan insanlar 15 sene önce bu mağaradan su temin ettiklerini belirtmişlerdir.

Kapuz Mağarası :
Paris Speoloji Kulübü'nün başkanlığını yapmış olan ve 1977 yılında Dr.Temuçin Aygen'in davetiyle Zonguldak mağaralarına araştırma amaçlı geziler düzenlemiş olan Claude Chabert, bir raporunda Kapuz Mağarasıyla ilgili şunları yazmıştır; "Mağaranın girişindeki bölmenin sonunda 3,5 yüksekliğinde bir duvara rastlanır. Nasıl olduğu halen da çözülmeyen bu duvar oldukça önemli bir yığındır... Su içersinde devasal boyutlardaki sarkıtlara rastlanmaktadır. Öyle ki bu sarkıtların bazıları çakıllı nehir yatağına kadar uzanmaktadır."

Bağlık Mağarası:
Kapuz Mağarası'nın hemen yakınında Bağlık Mağarası yer almaktadır. Bu mağara beyaz renkte sarkıt ve dikitlerle süslenmiş bir salona sahiptir.

Ilıksu Mağarası :
1952 yılında İsveçli Biyolog Kunt Lindberg bu mağarada araştırma yapan ilk kişidir. 1971 yılında İspanya'dan gelen dört kişilik ekip mağaranın sonuna ulaşmıştır. Mağaranın içinden aktif yeraltı suyu geçmektedir.

Cumayanı Mağarası :
Dr. Temuçin Aygen' in Türkiye Mağaraları isimli kitabın kapağı, bu mağara içersinde yer alan travertenin fotoğrafıyla süslenmiştir. Bu traverten altın gibi parlayan sapsarı rengi ve biçimiyle doğanın bir sanat eseridir. Cumayanı Mağarası Türkiye'nin en uzun ikinci mağarası olan Kızılelma Mağarası'yla aynı sistemdedir. Kızılelma Mağarası'ndan giren yüzey suları Cumayanı Mağarası'ndan boşalmaktadır.

Sofular Mağarası :
Mağara 1977 yılında BÜMAK tarafından keşfedilmiştir. Dr. Temuçin Aygen' in bir yazısında Türkiye'nin en güzel oluşumuna sahip mağaralarından biri olarak nitelendirdiği Sofular Mağarası, muhteşem salonu, içerdiği bol yarasa gübresi (guana) ile düşey yönde gelişmiş bir mağaradır.

www.karaelmas.edu.tr